Güneydoğu’da bir üniversite 22.10.2021 tarihinde, İslam Tarihi ve Sanatları alanında istihdam edilmek üzere bir adet araştırma görevlisi alım ilanı yayımladı. [Bu alanda yılda ortalama 7-8 ilan (7-8 kişi) çıktığı için ve yaklaşık 100 bin ilahiyat mezunu olduğunu da varsayarsak her bir kadro oldukça kıymetlidir.]
Bu ilandan 1 ay önce *** Üniversitesi de ilana çıkmıştı, başvurdum, ancak ilk 10 kişi (ilk 10 kişi bilim sınavına girebilir) arasına girmeye puanlarım yetmemişti. Sağlık olsun diyerek heyecanla bu Güneydoğu’daki üniversiteye de başvurumuzu yaptık ve 17.11.2021 tarihinde ön değerlendirme sonuçları açıklandı. Sonuçlara bakınca kadroya 28 (***’a başvuranların tamamına yakını buraya da başvurdu) kişinin başvurduğunu ve 21 kişiyle birlikte bu alanda yüksek lisans yapmadığımızı öğrendik. 7 kişi bilim sınavına girmeye hak kazandı. 21 kişinin anabilim dalı uygun değilmiş. Bu 21 kişi arasında ALES ve dil puanları 80-90’lar oldukça fazla ama istisnasız, tamamımızın ortalamaları İbn-i Torpil’den yüksek idi.
Derhal üniversiteyi, fakülte sekreterini, dekan yardımcısını aradım, itiraz ettim ancak nafile. e-Devlet’ten aldığımız öğrenci ve transkript belgelerinde İslam Tarihi değil de İslam Tarihi ve Sanatları yazıyormuş. Velhasıl ön değerlendirme sonuçlarını incelediğimde 7. sıradaki İbn-i Torpil’in puanları dikkatimi çekti. Evet, bırakın araştırma görevliliğini kazanmayı, birçok hatırı sayılır üniversitelerin yüksek lisansına dahi kabul alamayacağı, sıralamalarına giremeyeceği puanlara sahipti. ALES 70, YÖKDİL 51,25. Zaten arş. gör. ilanına başvurabilmek için ALES puan barajı 70 ve doktoraya başvurabilmek için ise gerekli dil puanı 55 idi.
Bilim sınav sonuçlarının açıklanacağı günü iple çektim ve o gün geldi, çattı. 7. Sıradaki İbn-i Torpil tam da beklediğim gibi mülakattan 90 puan alarak akademisyen yapıldı. Yedeğe 60, diğer adaylara da 20-30’larda puanlar verilmişti.
İbn-i torpil 1 ay önce bizimle birlikte Afyon’a da başvurmuş ve 27 kişiden 27. olmuştu. Hatta mevcut puanlarıyla 31 Aralık 2021 tarihine kadar bu alandan ilana çıkmış. 7-8 üniversitenin ilanına da başvurmuş olsaydı tamamının ön değerlendirme sıralamalarının sonunda yer alacaktı. Çünkü tüm ön değerlendirme listelerini inceledim ve elimde mevcut.
Torpili, bilim sınavından (mülakattan) önce halletmek gerekiyordu. Çünkü benimle birlikte 21 kişiyi henüz başvuru aşamasında elememiş olsalardı, İbn-i Torpil yine listenin sonunda yer alacak ve mülakata girecek ilk 10 kişi arasına da giremeyeceği için kadroya alınması imkansızdı. Eline bir tane kağıt tutuşturmuşlar, üzerine de İslam Tarihi ve Sanatları değil de İslam Tarihi yazmışlar “Al bununla başvur. Gerisini biz hallederiz” demişler. Belgeye imza atan ilahiyat hocasının isminin altında şu yazıyor: “İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı Başkanı” Yani benimle birlikte 21 kişinin e-Devlet’ten temin ettiği belgelerdeki anabilim dalının aynısı. Yani İbn-i Torpil’i kendi üniversitelerine yüksek lisansa aldıkları zaman yayınladıkları yüksek lisans başvuru kılavuzundaki anabilim dalı ile aynı.. İbn-i Torpil’in e-Devlet’ten aldığı belgede yazan anabilim dalı da İslam Tarihi ve Sanatları. Yani dostlar, resmi gazete ilanında başvurularda istenilen belgeler başlığı altında talep edilmeyen, makat-ı kübra’dan uydurdukları belge ile bizi saf dışı bıraktılar.
İbni Torpil, aynı üniversitede ilahiyatı bitirmiş, aynı üniversitede de yüksek lisans yapıyor. Bölüm hocalarının tamamına yakını ve İbn-i Torpil üniversitenin bulunduğu şehirli, hemşehriler anlayacağınız.
Bu İbn-i torpilin Twitter hesabına baktım ki, adam tam bir Allah dostu, Peygamber aşığı. Din diyor, iman diyor, free Palestine diyor, Şeyh Ahmed Yasin diyor. Ama gel gör ki ömrünün sonuna kadar haram parayla hayatını idame ettirecek, çoluk-çocuk yetiştirecek. Geliştirme ödeneği ile birlikte temmuz ayında yaklaşık 16 bin lira daha haram lokma olarak hesabına yattı. Ahirette isimlerini istismar ettiğin Peygamber, Halife Ömer, Şeyh Ahmet Yasin suratına silleyi çakmaz mı ey İbn-i Torpil!
Zaten 85 civarı olan ALES puanıma ek olarak “am, is, are”ın dahi ne olduğunu bilmeyerek çalışmaya başladığım dildeki puanımı 70’lerden 90 üzerine çıkardım. Bu İbn-i Torpiller ve onların üniversitelerdeki ağababaları her ne kadar şevk kırsa da yola devam… Biri olmazsa öteki olur. Halen dinini adalet addeden akademisyenler az da olsa varlar, var olsunlar…
Benimle birlikte anabilim dalı uygun görülmeyerek başvurusu reddedilenlerin tamamına yakını aynı alandaki 7-8 ilana daha başvurdu. Hepimizin başvuruları kabul edildi, ancak kazanmak bana nasip olmadı. Hiçbirine de itiraz etmedim. Asil adayları özelden tebrik ettim, bazı bölüm hocalarına şeffaflıklarından ötürü teşekkür mesajı yolladım, “Keşke hepinizi alabilsek” cümlesi içeren dönütler aldım. En azından puanları yüksek olan arkadaşlar yerleşti, helal olsun, dedim.
Yâ İbn-i Torpil! Ey Torpilin Çocuğu! Bu yol, yol değil! Yaklaşık 4-5 ayın var. İdare Mahkemesi kararını açıklayacak. Avukat olmadığım ve tutamadığım halde yaklaşık 130 sayfalık Ergenekon davalarındaki gibi dosya hazırladım. Delillerim çok sağlam. Bir 10 sayfa da senin kurumunun savunmasına cevap yazacağım. 4-5 ay sonra namuslu hakimler kadroyu iptal edeceklerdir. Sana bir haberim daha var. Rektörünün görev süresi de o tarihlerde doluyor ve yaş haddinden de bir daha aday olamıyor. Yeni gelecek rektör de bir asistan için “Görevi ihmalden” suç duyuruma maruz kalmak istemeyecek ve idare mahkemesinin kararını uygulayacaktır.
Ya dostlar, torpilzedeler, asumanzedeler. Hâl-i pürmelalimiz bundan ibarettir. Kadro iptal edildiğinde ve tekrar ilana çıkıldığında, evet, beni kesinlikle kadroya alamayacaklardır ama en azından yüksek puanlı aday yerleşecek ve İbn-i torpil listenin sonunda debelenecek. Ben bu haksızlığa karşı boyun eğmediğim için ömür boyu vicdanî huzuru iliklerime kadar hissedecekken, o her gün kadronun iptal olacağı endişesiyle kafasını yastığa koyacak ve titreyecek. Kadrodan atılınca da o utanç ile yaşayacak. Selâm ve duâ ile sana Babişko..
Siz dostlar ve kıymetli Behçet Hocam da kalın sağlıcakla..