Ayın Torpil Hikâyesi

SUNAR



Rumuz: Bilim Mağduru

Yaş: Reşit

Olay Yeri: Bir Üniversite (Yine)


Birinci Kısım

Öncelikle 16 farklı araştırma görevlisi sınavına girmiş bir kişi olarak bu anıyı sizlerle paylaşıyorum. Bu sınavların çoğunda ön değerlendirmeye birinci sıradan girdim. Tesadüfe bakın hepsinde bilim sınavında bir şekilde elendim (not ortalamam ve alan bilgim gayet iyidir).
Paylaşacağım bu özel anının ise ufkunuzu genişleteceğine eminim 🙂 Günlerden bir gün resmi gazetede ilanları incelerken vakıf üniversitesi sandığım ancak devlet üniversitesi olduğunu anladığım bir üniversite ilanı gördüm. İlanda istenen yabancı dil puanını o zaman için 80 yapmışlardı ve ilgili alanda yüksek lisans yapıyor olma şartı koymuşlardı. Yabancı dil puanım ve ALES puanım kendi alanım için gayet iyi olduğundan hemen başvuru yaptım. Ön değerlendirme açıklandı. Kadroya 4 kişi başvuru yapmıştı. Başvuru sonrasında adayları incelerken diğer üç adayın lisans mezuniyetlerinin ilana çıkılan bölümle alakası olmadığını gördüm ve rahat bir şekilde sınava gittim.

Sınav normalde saat 10:00’da başlayacaktı. Saat 09:30 gibi istenilen yerde iki diğer aday ile birlikte hazır bulunduk. Son sıradaki ALES ve lisans not ortalaması çok düşük olan aday ise henüz gelmemişti. Sonrasında hocalardan bize bir duyuru geldi; “sınav saat 13:00’e alındı arkadaşlar”. Diğer iki aday ile birlikte çay kahve içerken saat 11:30 sıralarında son sıradaki aday birden geldi. Gelir gelmez ilk dediği şey şu oldu: “otobüsle x şehrinden geliyorum, geç kalıyordum, sınavın 13:00’e alınması çok iyi oldu.” Tabi biz o ara diğer adaylarla göz göze geldik ancak son sıradaki adayın bilimle ve bilimsel bilgi birikimle ilgisi o kadar azdı ki dikkate alamadık.

Sonrasında ise bu aday “benim bu fakültede yer alan ve x üniversitesinde lisans dönemimde dersime giren bir hocam var ona bir selam vereceğim” dedi ve gitti. Yaklaşık 20 dakika sonra bu aday ve fakültede bahsettiği hoca birlikte geldi. Hocanın dediği şey şu oldu; “Arkadaşlar merhaba, hak eden kazansın ancak benim gönlüm x’den yana”. Ben bunu duyunca açıkçası güldüm. Aklıma sonra olacaklar gelmemişti ne yazık ki.

Sınav başladı, ilgili alandan lisans mezunu olduğum için soruları ortalama bir şekilde cevapladım. Sınavdan çıkışta diğer iki aday bana dönüp “hayırlı olsun tam senin mezuniyet alanından çıkmış sorular, puanların da iyi, kazanman çok normal” dedi.

İkinci Kısım

Son sıradaki aday ise bana dönüp “1. sorudaki x konusunu neydi ya kafadan attım” deyip saçma bir cevap söyledi. Tabi soruyu tamı tamına doğru yaptığım için doğrusunu açıkladım.

Daha sonra bu son sıradaki aday ve benim otobüs saatlerimiz benzerdi. Birlikte oturduk ve saatlerimizin gelmesini beklemeye başladık. Bu adayı annesi ve babası arayıp “hocanla konuştun mu”, “hocan ne dedi” gibi sorular sordu. Benim yanımda rahat şekilde konuşuyordu. Sonrasında muhabbet etmeye başladık. Torpile geldi konu. Herkese dediğim gibi şunu dedim: “Ben hakkım olmayan yere girmem, giremem. Hayatım boyunca birini bir kadro vs. için aramadım, aramam”. Kendisinin bana dediği şey ise şu oldu; “birilerini aramadan olmaz bence”…

Adayın puanları çok düşüktü ve ilgili bölümle alakası o kadar azdı ki olma ihtimali en son adaydı. Bu nedenle kafam rahat şekilde memleketime gittim ve sonucun açıklanmasını bekledim.

Sonuç açıklanma günü geldi. Sınav sonucu açıklandı. Bu aday 70 civarı bir not almıştı. Ben ise 35 civarı bir not almıştım. Buna rağmen aramızda yalnızca genel toplamda 1-2 puanlık oynama oluyordu. Öyle güzel bir ayarlama yapmışlardı ki kadroyu bu arkadaşa hediye etmişlerdi.

Liyakatın tam anlamıyla bittiği gündü benim için. Cimer’e konuyu yazdım. Cİmer iletiyi üniversiteye göndermiş. Üniversite bana karşılığında şöyle yazmış: “Böyle bir durum söz konusu olamaz. Bu aday bizim üniversitemizi kötülemek vs. amacıyla böyle bir başvuruda bulunuyor bla bla.. Üniversiteleri üniversite olsa içim yanmayacak ama sizin üniversitenizi kim ciddiye alır ve kötülemek ister demek istedim açıkçası… İsmini versem kahkaha atarsınız muhtemelen :))

İşin özü de şu oldu. Çok fena psikolojik olarak yıprandım bu sınavlarda. Araya hiç ama hiç birini sokmadım veya niyet etmedim.

Umarım açıkça ve gönül ra hatlığı ile yaşadıklarımı anlatacak kadar kendi alanımda yetkin olabilirim ve paylaşırım.

Tüm mağdur arkadaşlara selamlar 🙂


Torpil Arşivine ulaşmak için tıklayın!

Şurada paylaş:

“Ayın Torpil Hikâyesi” için 4 yanıt

  1. Merve KURT avatarı

    Düzeltmeye çalıştık, güncellemeleri takip etmek zor olsa da her yorumları okuyoruz. İlginize çok çok teşekkürler 🙂

  2. mrt avatarı
    mrt

    Siz 11 Ocakta yorum yapmışsınız. Ben 27 Nisan tarihinde bu yazıyı okuyorum ama maalesef yazılar halen birbirine girmiş durumda. Bir düzeltme yapma gereğinde bulunulmamış. Bu da yorumların okunmadığı izlenimini güçlendiriyor. Bende bunu buraya not olarak bırakayım 🙂

  3. Sinem avatarı
    Sinem

    Cok uzucu gercekten…
    Malesef bu tur olay o kadar artti ki artik duyunca/okuyunca sasiramaz olduk. Liyakat kavrami her alanda ayaklar altina alinmis durumda. Umarim gercekten hak edenlerin kazandigi gunlere kavusuruz.

    NOT: Youtube’daki “Bizler maliz” videonuzdan torpil arsivi konseptinizi duydum. Cok ilgi cekici, arsivdeki hikayelerle ilgili bir yayin yapmayi dusunuyor musunuz? Paylasildigi takdirde daha cok ses getirecegini dusunuyorum.
    Bir de ekrandaki yazilar 2 kolon haline aslinda ama aralarinda neredeyse hic ayrim yok, o yuzden yazilar birbirine cok girmis durumda okumak zor oluyor. Yapici yorum olarak bunu da buraya birakayim 🙂

  4. Anonim avatarı
    Anonim

    Twitterda @firatfstk kullanıcı adlı gazetecinin 11 aralık tarihinde yayınlamış olduğu itü akademisyen haberi çok üzücü 🙁

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir