“Üniversite sınavı çok zor”, “vize ve finaller gözümü korkutuyor”, “acaba bu işin üstesinden gelebilecek miyim”, “hayatım sınavlarla geçti, geçecek” gibi sıkkın ve bıkkın düşüncelere
girmek; doğruya giden yolda doğru şekilde düşünmenizi engellemesin. Başarıya giden yolda önce emek merdivenleri tırmanılmalıdır. Herkes kolay yoldan bir şeyler elde etmek ister;
ancak nadir ve şanslı kişiler dışında çoğu insan bu denli kolay bir şekilde başarıya ulaşamaz.
Başarı merdivenleri diktir. Çünkü elde edilmek, varılmak istenilen nokta yükseklerdedir. Bu yüzden de yeri geldiği zaman çokça yorulmayı, çokça emek vermeyi göze alarak atılır hedefe
giden yolda ilk adımlar. Ama dahası da var: “Adım atıyorum ya da en azından atmaya çalışıyorum; ama acaba doğru adımları atabiliyor muyum, yararlı olacak mı bu yaptıklarım?”
diye düşünceler de gezinir akıllarda. Aslında hedefe ulaşmak için önce kendimizi yenmemiz, düşüncelerimizi; gidişatı olumlu yönde etkileyebilmek için kullanmamız gerekir bazen…
Beynimizi, sonunu pozitife tamamlayamadığımız negatif düşüncelerle bürümekten ziyade; yapıcı – eleştirel olarak takipçisi olmalıyız kendimizin. “Neden yapamıyorum, neden olmuyor” gibi düşünsel bataklıklara girme cesaretimiz varsa; o bataklıktan kurtulabilme ferasetine kavuşmaya yönelik adımlar da atmamız gerekir. Etkili çalışma teknikleri blog serimiz ile size, çalışma konusunda kendinizi keşfetmenize; önyargı ve korkularınıza zeytin dalı uzatmanızı kolaylaştıracak; başarıya doğru uzanan merdivenleri ikişer üçer çıkmanıza ortam hazırlayacak bazı taktikler aktaracağız.
Koku ve Algı
Koku geçmişte, günümüzde ve gelecekte; araştırılmış, araştırılan ve araştırılmaya devam edilecek olan; oldukça geniş bir çerçeve içerisinde bilimsel olarak ele alınan bir ögedir.
Kokularla mutlu olur, kokularla hüzünleniriz; kokularla hatırlar ve yeri geldiği zaman yeni kokularla unuturuz eskileri. Konu hemen yanlış yerlere gitmesin; koku adaptasyonu (koku duyarsızlığı) diye bir şey var sonuçta… Belirli bir süre maruz kaldığımız kokulara karşı koku hafızamız, koku alınmasını sağlayan hücrelerin aynı kokuya, farklı bir koku araya girmediği sürece belirli bir süre ardından tepki vermeyi bırakmasından kaynaklı olarak bizlere koku almıyormuşuz gibi hissettirebilir. Oysa bilinçaltımız o sırada bilir ki: “Bu ortamda bir koku
var”. Keza maruz kalınan kokuların insan fizyolojisine etkileri ise devamlılık gösterir. Çevrenin kavranması, bilgilerin yorumlanması, saklanması ve hatırlanması süreçlerinde
karşımıza çıkan ve temel faktörlerden biri olan “algı”; sahip olduğumuz duyular vasıtasıyla söz konusu olabilmektedir. Bir şeyi görür, duyar, dokunur, kokusu alır ve öyle algılarız. Bazı
durumlarda bazı şeyleri algılamaktan kaçabiliriz. Örneğin görmek istemediğimiz bir durum söz konusu olacaksa kafamızı çeviririz veya gözlerimizi kapatırız; keza duymak istemediğimiz bir şey varsa kulaklarımızı kapatırız. Açıkçası koku dışında diğer tüm duyuların kullanımından kaçabilme imkanımız olsa dahi; koku alma duyusunun kullanımından uzun süre kaçamayız. Hangimiz nefesimizi ne kadar süre ile tutabiliriz ki?
Ortam Kokusunun Etkili Çalışma ile İlişkisi
Ortam kokusunun, fikir üretme, genel tabir ile zihin açılması gibi durumlara etkisi yadsınamaz derecede kuvvetlidir. Benzer şekilde anıların, fikirlerin hatırlanması konusunda da oldukça etkilidir. Anlamadığımız veya zorlandığımız bir derse çalışırken ortamda hoşumuza da giden bir kokunun bulunması; konuları anlamamızı ve sonradan yeniden hatırlamamızı sağlayabilir. Örneğin mühendislik öğrencisi olduğumuzu ve akışkanlar mekaniği veya termodinamik gibi öğrencilik döneminde en çok zorlanılan konulara çalıştığımızı varsayalım. Bu dersleri çalışırken ortamda hoşumuza da gidecek bir koku barındırır ve süreci bu şekilde ilerletir; ardından dersin vize ve final sınavına girerken de aynı kokuyu sınava başlarken veya en zorlandığımız anlarda hacı misi şişesi tarzında ufak ve taşıması pratik bir ambalaj vasıtasıyla koklayabiliriz. Bu taktik sayesinde sınavda başarılı olunmasına yönelik zihin açıcı, anı ve bilgi hatırlatıcı ekstra bir taktik gerçekleştirmiş oluruz.
Yukarıda anlatılan taktik haricinde de doğrudan ders çalışmanın efektifliğini arttırmak için de kokulardan yararlanmak mümkündür. Nane, çilek ve lavanta gibi kokuların konsantrasyon
arttırdığı; yine lavanta, vanilya, kahve ve gül kokularının ise uykusuzluk ve stres konularında yardımcı olabildiği bilinmektedir. Aromaterapi ile ilgili yapılan araştırmalarda bu kokular ve
daha fazlası da yer almaktadır. Eğer bu taktiği uygulayacaksanız en doğru adım, ortamda bulunmasından hoşnut da olacağınız; dikkatinizi arttırırken aynı zamanda enerjik de hissettirecek bir kokuya yönelmenizdir. Ancak ehemmiyetle altınız çizeriz ki, öncelikle: Profesyonel bir sağlık taraması ile seçmek istediğiniz kokuya alerjiniz olup olmadığını tespit ediniz.
Etkili çalışmalar yapabilmenizi ve başarıya ulaşabilmenizi dileriz…
Bir yanıt yazın