Kültürümüz

Yerleştiğimiz, doğup büyüdüğümüz, her türlü ögesinin ruhumuza işlediği kültürümüz… Aslında baktığımızda kültürümüz ne kadar değerli değil mi?
İçerisinde atalarımızın bize armağan ettiği güzelliklerin elmas gibi parladığı kültürümüz. Her bir aşamasında bizden önceki nesillerin korkuları, acemilikleri, heyecanları, sevinçleri ve acılarını barındıran kültürümüzü korumazsak bizden sonraki nesillere neler bırakabiliriz?

Dilimiz

Elbette kültür çok kollu bir kavramdır. Her bir kolu için ayrı bir inceleme yapmak gerekmektedir. Bu yazıda dil ve kültür ilişkisini inceleyelim istedim. Dil; kendimizi sözlü ya da yazılı olarak ifade etmek isterken kullandığımız o şanlı araç… Doğduğu toplumun insanlarıyla beslenen, büyüyen ve gelişen o canlı varlık…
Ve elbette kıymeti bilinmediğinde bir toplumu yavaş yavaş kökleriyle çürütüp iyileştirilemeyecek kadar hasta edebilecek o güçlü unsur. Bu kadar temel özelliklerini saydığımız bir kavramın kültür ile ilişkisinin kuvvetli olduğu aşikâr. Peki sizce biz dilimize dolayısıyla kültürümüze ne kadar sahip çıkıyoruz?

Dil ve Kültürün Sağlam Dostluğu

Dil, insanlar arasında bir köprüdür. Dil ile olan ilk bağımız anne karnında diğer sesleri ayırt etmeye başladığımızda kurulur. Biz gelişip büyüdükçe dilimiz de bizimle gelişir ve büyür. Dil aynı zamanda bir toplumun oluşturduğu kültürel değerleri taşımaya yarayan bir köprüdür. Eğer bir toplum dilini koruyamazsa bu köprü sağlamlaşmaz ve bir dil daha artık sözlüklerde yer almayan dillerin içerisine karışır. İnsanlığın başlangıcından beri toplulukların devamını sağlamada önemli bir yer tutan, insanoğlunun bilgi ve birikimini gelecek nesillere aktarmayı sağlayan dil her daim önem görmüştür. Günümüzde de bir kişinin köklerinin nereden geldiğini, kültürünün hangi bölgeye ait olduğunu anlamak için o kişinin kullandığı dile bakmaktayız.

Dil ve Yozlaşma Kavramı

Az önce de bahsettiğimiz gibi dil, bir milletin ortak unsurudur. Bir milletin köklerini besleyen, güçlendiren o sihirli araç dildir. Bu sihir son zamanlarda birzehir ile karşı karşıya kalmıştır. Yozlaşma…
Sözlük anlamına baktığımızda yozlaşma; iyi niteliklerini birtakım dış unsurlar nedeniyle kaybetme, özünden uzaklaşma ve bozulma olarak tanımlanabilir. Bir dili dolayısıyla bir milleti tehdit edebilecek en büyük unsurlardan birisi yozlaşmadır.

Dil Nasıl Yozlaşma Tehditiyle Karşılaşır?

Milletler ve milli kültürler arasında karşılıklı alışverişler ve kültürleşmeler bulunmaktadır. Bu etkileşim sâyesinde diller birbirini etkilemektedir. Dilimiz de tarih boyunca etkileşim içerisinde olduğu farklı topluluklardan farklı kelimeler almıştır. Hatta bazı kelimeler o kadar kalıplaşmıştır ki yerine farklı Türkçe kelimeler getirilememektedir. Bu noktadaki dil alışverişi elbette olağandır. Ancak problem Batı dillerinden alınan ve dilimizde belirli bir kalıp içerisinde olmayan kelimelerin çocuk isimlerinde, sokak isimlerinde, çeşitli işletmelerin tabelalarında
yer almasıyla başlamaktadır. Bir işletme içerisinde Türkçe kelimelerle ifade edilebilecek kelimeleri yabancı anlamlarıyla telaffuz etmek, plaza dili denilen ve Türkçe kelimelerin de gayet kullanılabileceği kelimeler yerine Batılı dillerden alınmış ve kalıplaşmış ifadeleri kullanmak ne yazık ki dilimizin asıl köklerini yavaş yavaş yitirmesine neden olmaktadır.

Yozlaşma ile Baş Etme

Dilimizin yozlaşmasıyla mücadele etme konusunda pek çok faktör karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan ilki yayın organlarıdır. Yayın organlarının Türkçeyi niteliklerine uygun kullanmaması yozlaşmaya neden olacak unsurlardan bir tanesidir. Film ve dizilerin Türkçe çevirilerinin Standart Türkçeye uygunluğu, radyo ve televizyon programı sunucularının diksiyona uygun bir şekilde konuşması vb. örnekler oldukça önemlidir. İkinci unsur ise elbette doğru internet kullanımıdır. İnternet üzerinde çeşitli “akımlar” artık “gençlik dili” dediğimiz ve Türkçeden oldukça uzak bir dili oluşturmaktadır. Bu noktada doğru internet kullanımını öğrenmek önemli olacaktır. Bir diğer unsur ise dükkan isimleridir.
Popüler kültürün etkisiyle oluşturulmuş çeşitli adlar Türkçe kelimelerden daha “havalı” ve daha “modern” görülmektedir. Özünden uzaklaşmanın, Türkçeyi yitirmenin modernlikle ilişkili olmadığı gençlere özenle aktarılmalıdır.

Sonuç

Yozlaşma, dil bilimciler tarafından sıklıkla ele alınan ve geniş dağılımı olan bir kavramdır. Türkçedeki kelimelerin her biri elbette Öz Türkçe değildir. Yüzyıllar boyunca farklı topluluklarla iç içe yaşamış bir toplum olarak farklı dillerden kelimeler almamız bu akış içerisinde gayet olağan bir durumdur. Ancak dilimizde zaten yer edinmiş bazı kelimelerin yerine bu kelimelerin Batılı anlamlarını kullanmak, kendi dilimizdeki örneklerini unutmak dilimizi yozlaşmaya sürüklemektedir. Bu noktada ailelere ve eğitimcilere oldukça önemli görevler düşmektedir. Doğru bir aile ve okul eğitimiyle bu durumun önüne büyük oranda geçilebileceği düşünülmektedir.

-Serap İleri –

Şurada paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir