Torpilmetre

Sizlerin oyları ile 2023’de “Şubat Ayının Torpil Hikâyesi” ödülü “ADI ASUMAN DEĞİL” rumuzlu Asumanzede’mize gitti. Asumanzede’mize geçmiş olsun diyor ve hikâyesini Ayın Torpil Hikâyesi köşemizde yayınlıyoruz. Ülkemizin torpil arşivinin gelecek nesillere kalması için siz de yaşadıklarınızı bize gönderin ve Babişko Asuman kupası kazanmanın keyfine varın 🙂

NOT: Ülkemizde torpil hikayeleri bitmediği için oldukça fazla yazı geliyor bu nedenle bizlere yolladıklarınızın yayınlanması zaman alabiliyor, ancak tüm hikayeler yayınlanacak ve gelecek nesillerin okuması için arşive alınacak 🙂



Rumuz: Aylilda

Ben güzel bir fen lisesinde okuyorum. Bu yaşıma kadar ailemin tüm maddi imkansızlıklarına rağmen hep çalıştım çabaladım dershanesiz buralara kadar geldim. Okulumda hep takdir edilen ve geleceği parlak görülen biri oldum. Bir gün yurt dışında okumak için araştırmalar yaparken bir programa denk geldim lisenin son iki yılını başka bir ülkede okuyabilimeni ve iyi bir diploma alabilmeni sağlıyordu. Bu okula birçok ülkeden insanlar gidiyordu ama her ülkeden öğrenci seçme işini o ülkedeki görevli insanlar yapıyordu. İki yıl boyunca bu okulun hayalini kurdum kendimi her yönden geliştirdim sırf buna başvurup secilebilmek için. Yaşım tutunca da hemen başvurdum. Tabii süreç öyle kolay mıydı, aslaa. Önce başvuru forumlarını doldurdum iki hafta boyunca sordukari sorulara paragraf( essay)lar yazdım. En iyi en parlak cevapları verdiğimden emin oldum. Tabi bu başvuru formunda ders not bilgilerim diğer tüm bilgilerim ve yaptığım sosyal aktiveteler kısacası benle ilgili her şey isteniyordu. Ne kadar da gerçekçi ve eleyiciler diye düşünüp daha da güveniyordum. Tabi bu başvuru formunuz kabul edilirse sınav aşaması vardı. Ona da girdim ve geçtim zaten bir yıldır buna en iyi şekilde hazırlanmistim. Bu aşamada 50 kişi kalmıştık ama daha bitmemişti bir de özel mülakat ve toplu mülakat kısmı vardı. Neyse tam takır hazırım heyecanla bekliyorum sabah ilk mülakat online oluyor. Saat 9, ben ve başka bir kız girdik. Kıza baktım saç baş biraz dağınık yeni uyanılmış üstünde sıradan bir tişört pek de dikkat etmek istemedim babisko asumani bilmeme rağmen belki de o an gerçek gelmedi. Sonra mülakata ayrı odalarda girdik online. Mülakat süper geçmiş çok mutluyum uçuyorum havalara dedim kesim oldu bu iş hayallerim bekle beni. Öteki gün mail bir geldi inanamıyorum yani her şey bu kadar iyiyken mülakat mükemmel geçmişken nasıl olur? Sonra oturdum sakinleştim ve tüm parçalar yavaş yavaş yerine oturdu. Bu süreçte belki de gözlerimi kapattığım gerçekler şimdi tüm acısı ile karsımdaydı. Kim zengin ve iyi ailesi olan biri dururken benim gibi birine neden kontenjan açıp tamamen bursla okutsundu ki ben kimdim? Benim onca emeğim, çabam ve hayallerim kimin için önemliydi ki? Sonra hemen araştırdım benim gördüğüm dağınık kız saçlı pijamamsı tişört giyen kız zaten ülkemizin nadide zenginlerinin okuduğu bir okulda okuyan birisiymis. Bunu programı önceden kazanan kimi bulduysam da bir kişi hariç (belki o da göz boyasını biz adiliz havasi versin diye) aynı şekilde gayet zengin ve tanıdığı olan aile mensubuydu. Suan daha 16 yaşımdayken bu gerçekler ile yüzleşmek beni çok yaraladı, çaresiz bıraktı. Hala inanmak istemiyorum ülkemin ve insanların bu hale geldiğine ama gerçekler çok acı. Tüm babisko Asumanlara inat daha çok çabalayacağım ve elbet bir gün bu düzen son bulacak.

Rumuz: ahududu

Kanım dondu gerçekten. Ne diyeceğimi, nereye gideceğimi, kime söyleyeceğimi bilemedim. En son buraya yazmak aklıma geldi. Ülkemizde son günlerde olanlar zaten yeterince korkunç. Buna şahit olmak istemezdim.
kan bağışlamaya gittim, çok uzun bir kuyruk vardı ve görevliler o an kan vermeye başvuranların 3-4 saat sonra ancak kan verebileceğini, sıranın gelmesinin uzun süreceğini söylüyordu. Ben de kan vermek için formu dolduruyordum, doldururken görevlilerden biri ve sıra bekleyenlerden birinin konuşmasını duydum, sürekli ilaç kullanıyorsa kan veremeyeceğini söylüyordu.

Ben de antidepresan kullanıyorum, sorun teşkil edip etmediğini öğrenmek için görevlinin yanına gittim. Önümde biri vardı, onun konuşmasının bitmesini bekledim, sonra da görevliye bir şey sormak istediğimi söyledim.

Yanımda iki kadın vardı, benimle aynı anda gelmişlerdi ve kesinlikle görevliyle konuşmuyorlardı. İçlerinden biri “Ben konuşuyorum saygılı ol!” diye bağırdı, görevliyle konuşmaya başladı. Ben de zaten deprem yüzünden herkes gergin diye bir şey demeden kenara geçtim, ama hala konuştuklarını duyabiliyordum.

Bana bağıran kadın, Kadın Kollarından geldiğini ve sıra beklemek istemediğini söyledi. Görevli ona sıranın çok uzun olduğunu ve iki kişiyi bile öne çekemeyeceğini sakin sakin anlattı, daha sonra kadın görevliye de bağırmaya başladı.

Fotoğrafçı getirmişler. Fotoğrafçıyı bekletmek istemiyorlarmış.

En sonunda en azından kan vermiş gibi fotoğraf çekinelim deyip fotoğraflarını çekip gittiler. Kan vermediler. Kan bağışlamak gibi iyi niyetle yapılan bir olayı bile PR çalışmasına döndürdüler.

Rumuz: aptal_köle

2010 yılında halen adını görmeye bile tahammül edemediğim bir üniversitesitenin açmış olduğu akademik personel ilanına başvurmuştum. İlanda atamanın ALES, ÜDS ve akademik ortalamaya ek olarak yazılı sınav notuna göre yapılacağı yazıyordı. Başvurumu yaptıktan sonra ilan edilen 9 kişilik sıralamaya göre 2. sıradakinin 100 puan alarak beni geçebilmesi için yazılı sınavdan 20 altında puan almam gerekiyordu yanlış hatırlamıyorsam zaten sınavdan 40 altında not alanlar ortalamaya bakmadan eleniyordu. Aradaki farkın büyüklüğüne güvenerek gönül rahatlığı ile sınava girmeye karar verdim. Yazılı sınav oldukça detay bilgi içeren 10 sayfadan (yapraktan) oluşuyordu. Soruların zor olmasına rağmen yarısını çok rahatlıkla yapmış kalan sorunlarla kendimce kedi fare oyunu oynar hale gelmiştim. Bir yandan imza tutanağı dolaşmaya başlamıştı. Önüme gelen sınav tutanağına aday sıramı, tc kimlik numaramı yazıp imzaladıktan sonra sınav kağıdımı da gönül rahatlığı ile verip çıktım. 1 hafta sonra sınav sonuçları açıklanınca şok olmuştum sınav notum 8 olarak açıklanmış ve elenmiştim. Doğrudan üniversiteyi arayarak bu notun mümkün olmadığını itiraz ettiğimi söyledim kendileri de itirazın ancak 2 gün içerisinde yazılı olarak alınabileceğini söyleyerek telefonu kapattılar. Postada gecikme olur diyerek tekrardan şehirlerarası otobüsle üniversiteye gittim. Dilekçemi elden vererek sayı aldım. Gerek yol boyunca gerekse de ertesi güne kadar konaklamak zorunda olduğum otelde sürekli acaba nasıl bir usulsüzlük yaparak bu notu açıkladılar şeklinde düşünüp durdum. Ertesi gün sabah saatlarinde bir telefon aldım öğleden sonra gelip cevap kağıdımı görebileceğimi iletiyorlardı. İlgili departmana gittiğimde sarı bir zarfı bana uzatıp buyur burada inceleyebilirsin dediler. Zarfı açtığımda tek sayfalık cevap kâğıdının çıktığını gördüm içeriğe girmeme gerek kalmamıştı haliyle. Sınav kağıdının diğer sayfaları nerede dediğimde biz ne bilelim sen koparıp atmış görevliye bunu vermişsin demekki şeklinde cevapladılar. Bunun mümkün olmadığını hayatın olağan akışına aykırı olduğunu söylerken imza tutanağını çıkardı ve benim imzamın yer aldığı satırın başında yer alan 1 rakamını gösterdi. Bunun sıra numaram olduğunu sınav tutanağı dağıtılırken boş olan sütuna sıra numaralarınızı yazın dediklerini söylerken gözüm sütun başlığına gitti. Sınav sırasında boş olduğuna emin olduğum sütun başlığında “T.E. Sayfa Sayısı” yazıyordu. Tutanağı yazıcıya tekrar göndererek o alanı doldurmuşlardı. Ne tesadüfki herkesin sıra numarası kadar sayfa cevaplayıp kalanı yırtıp attığı gibi görülen bir yazılı sınav yapılmış la casa de papel’e taş çıkaracak bir operasyon ile elenmiş kusursuz cinayete kurban gitmiştim. Haliyle konuşacak birşey de kalmamıştı. Kazanan aday mı? Merak etmeyin tabiki o da teamüle uymuş ve 1 sayfasını yırtarak teslim etmiş.

Rumuz: english_teacher

Daha önce yazmıştım. Şimdi de güncelleme zamanı geldi. Çalıştığım ilçede bulunan proje okuluna İngilizce öğretmeni olarak başvurmuştum. Benimle başvuran arkadaş eşi için Ankara’da bağlantısı aracılığıyla torpil yaptıracağını söylemişti.
Sonuç: Ne arkadaşın eşi ne de ben atanabildim. :))

Dipnot: İl dışından daha torpilli biri atanmış. 😛 ( İl önceliği olmasına rağmen…)

Rumuz: Bahtsız

Sizlere uzatmadan biraz yaşadıklarımı anlatmak istiyorum. İçinden çıkılmaz bir yoldayım.
Ben 28 yaşında üniversite mezunuyum ama işsizim. 4 yıldır mezunum. Bu 4 yıl boyunca toplam 17 mülakata girdim devlet ve özel sektör dahil hepsinde de yüksek puanlarla başvurdum iş mülakata gelince benim önüme geçenlerin hepsi referans yapıyor. Allah büyüktür diyip yine bir sonrakine hazırlanıyorum. Bu böyle devam etti. Artık yoruldum ben de. Karıncayı incitmez tipler vardır ya onlardanım yani.Nasibin seni gelir bulur diyorlar. Hâlâ nasibime kavuşamadım, aileme maddi olarak artık yardım etmem gerek ama sürekli hakettiğim işleri başkaları referans kullanarak elimden alıyor bu durum nereye kadar devam edecek bilmiyorum. Sabırlı bir insanım. 4 yıldır çabalıyorum bende ama o kadar zor durumdayım ki ne yapacağımı bilmiyorum. İnşaat işi yapmak istiyorum diyorum sen üniversite mezunu ne işin var burda diyip gönderiyorlar.Bana bir yol gösterebilir misiniz. Teşekkür ederim şimdiden. Her yerde torpil. Dayanmak zor. Unutmadan en son bakanlığın alımına başvurdum sonuçlar açıklandı asil kazanmıştım. Site dondu hata verdi tekrar girdim. Yedeklere gönderilmiştim. Tabi ekran görüntüsü alamadığım için o da hayal oldu. Türkiye’nin en bahtsız torpilsiz adamıyım. Mesela polisliğe başvurdum 5 kere tüm salaklar alındı ben alınmadım. Yüksek kpss yüksek spor puanı falan hani ben mi teröristin haberim yok. Biri aydınlatsın artık.

Rumuz: Talihsiz

Talihsizliklerim, şansızlıklarım ve torpiller benim peşimi bırakmıyordu.
Kazandığım iki üniversiteye sırf rektör muvakkatname vermediği için gidemedim. Ve dosyam rafa kaldırıldı.
Bir diğer hikaye, başvurduğum bir x üniversitesine ön değerlendirme de birinci olarak girdim ve 2. Aday ile aramda fazlaca puan farkı vardı. Sınav jürisinde 2. Adayın danışmanı vardı. Ve sonuç şaşırtmadı 🙂 beni geçecek kadar puan alarak 2. Aday asil olarak yerleşti.
Bir diğer hikaye, yapılan bir alımda ön değerlendirmede yine birinci girdiğim sınavda bir başka aday kazandı. Buraya kadar herşey normal, fakat yerleşen adayın öğreniyorumki ön değerlendirme için gönderdiği evraklarda imza eksikleri varmış. Ve okul bunu sınav sonrası asil belirlendikten sonra farketiyor. Asil kazanan adaydan ön değerlendirmede imzası eksik olan evrakı isteniyor ve ataması yapılıyor. Halbuki eğer işlemler düzgün yapılsaydı adayın sınava alınması için gerekli kriteri karşılamamış (evrak imzası eksikliğinden ön değerlendirmede elenmiş olup sınava dahi alınmayacaktı). Burada talihsiz veya her ne derseniz ben yedektim 😏

Rumuz: Enayi

Yüksek lisans eğitimime ilk başladığımda çok yüksek bir akademik sevda ile yanıp tutuşmaktaydım. Öyle ki ders dönemim bittiğinde lisans eğitimimi de tamamladığım mükemmel üniversitemin bulunduğu şehire taşınmaya karar verdim. Bu kararı alırken ek bir gelirim olmadığından ailem kısmen karşı çıksada baktılarki çok hevesliyim hadi git bakalım dediler. Verdiğim sözde şu şekildeydi bir senelik kira kontratı yapacağım olur da ilan açılırsa başvurur olmazsa geri dönerimdi. Velhasıl küçük enayi ben kalktım geldim kendim gibi küçük bir şehire. Bir yandan dil puanı almaya çalışıyor (master için üninin kendi yeterlilik sınavı vardı bu şekil kazanmıştım) bir yandan alesi yükseltmeye çalışıyor bir yandan tezime bakmaya çalışıyordum. Sonra ilan açıldı ve bilin bakalım kimin dil puanı yoktu 🙂 bilim sınavına giremedim tabiki başladım okula gelip giderken insanları izlemeye açılan ilanın özellikleride bir o kadar spesifikti. Arkadaşın sadece kilosunu vermemişler :)) derken ben tabi hala kira falan ödüyorum. 1 kişilik ilana 1 kişi başvurabildi. Sınavına girdii alnının akıyla çıktı gözlerimin önünde 😂 o arkadaş şuan benim hala kira ödeyip okula çalışmaya hergün gittiğim şehirde maaşı olan bir eleman☺ Ben ise artık dil puanına sahip ama açılmayacak kadroyu bekleyen tatliş bir işsizim teşekkürler Babişko asuman teşekkürler babişko asumanın babası 😂😂😂

Rumuz: arayısicindekimatematikogrencisi

Bir sağlık kurumundan tedavi görmem gerekiyordu, baş harfi devlet hastanesi (: Kalp rahatsızlığım olduğu için randevu almak istediğimizde (belki çok sıra olduğu için belki de doktorların az oluşundan bilmiyorum) en az 6 ay sonrasına atıyordu ki benim acil bir şekilde tedavi olmam gerekiyordu. Sözgelimi sık sık bayılmalar ve kalp çarpıntıları yaşıyordum. Neyse işte mecburen aldık 6 ay sonrasına…Bir tanıdığımız vardı (Babişko Asuman 2) onun da o bölümden randevu aldığını öğrenmiştik ve benimkinden sonraki bir tarihteydi randevusu. Randevu günüm
-sonunda- geldi, gittikçe kötüleşmeye başlamıştım zaten. Hastaneye gittik, bizim tanıdık da gelmiş… (: (olayın sonu artık tahmin edilebilir…) Tam bize söylenen saatte içeri girecektik ki orada çalışan Babişko Asumanlardan birisi bizim o tarihte ve o isimle bir randevuya kayıtlı olmadığımızı bildirerek malum Babişko Asuman 2’yi aldı…Bunu gerekli yerlere bildirdik fakat boşuna… Ve ben ancak 9-10 ay sonra tedavimi “özel bir hastanede” olabildim (‘: Sonradan anladığım kadarıyla bu iki Babişko Asuman birbirlerinin yakın arkadaşlarıymış. Ölecekmiş gibi hissettiğim zamanların bedelini ödeyebilirler mi bilemiyorum artık…

Geçen aylara ait torpil hikâyelerine ulaşmak için tıklayın.

Şurada paylaş: